Dilovası’nda bir parfüm fabrikasında çıkan yangında altı kadın işçi yanarak can verdi. Altı can. Altısı da kadın. İkisi daha çocuk. Biri 16, biri 17 yaşında. Daha hayatı tanımadan, daha çocukluklarını bile yaşayamadan... Fabrikada parfüm değil, kan, gözyaşı ve ihmal kokusu vardı.
Kimse "kaza" demesin. Bu bir facia değil, bu bir cinayet. Bu ülkede artık iş kazası diye bir şey kalmadı. Her biri göz göre göre gelen ölümler bunlar. Çünkü o tesiste çocuk işçi çalıştırıldığı geçen yıl CİMER’e şikâyet edilmiş. Sigortasız işçiler, denetimsizlik, yasalara meydan okuyan patronlar hakkında bilgi verilmiş. Devletin kulağına fısıldanmamış, resmen bağırılmış. Ama ne olmuş? Hiçbir şey. Üstelik iddiaya göre yapıda kaçak!
Bir yıl geçmiş, ne bir denetim var, ne bir işlem. Şimdi altı kadın can vermiş. Devletin gözü önünde, burnunun dibinde. İşkur’un hemen yanındaki binada yaşanmış bu yangın. Evet, yanlış duymadınız. İşkur’un dibinde! İş dünyasına düzen getirmesi gereken kurumun hemen yanındaki binada çocuk işçiler sigortasız çalıştırılıyor ve sonunda yanarak ölüyorlar.
Bu ülkede şikâyet eden vatandaşı değil, suç işleyen patronu koruyan bir düzen var. İnsan canı bu kadar mı ucuz? Bu çocukları kim oraya gönderdi? O kızlar okulda olması gerekirken, neden o fabrikanın içinde yangının ortasında can verdiler? Sorumlusu kim? Hangi denetçi rapor vermedi? Hangi bakanlık görmezden geldi?
Bolu’daki otel yangını daha unutulmamıştı. Orada da ihmaller zinciri onlarca canı almıştı. Maden çöker, işçiler ölür, otel yanar insanlar ölür, şimdi de parfüm fabrikası... Bu bir kader değil, bu sistemli bir ihmal, bu sistemli bir cezasızlık politikası!
Benim içim yanıyor. O annelerin, o babaların halini düşünemiyorum bile. Siz akşam eve gidip çocuklarınızın gözlerinin içine nasıl bakıyorsunuz? O çocukların hayalleri, o kadınların umutları rüyalarınıza girmiyor mu? Uyuyabiliyor musunuz gerçekten?
Bu kadar mı kokuştu her şey? Bu kadar mı unuttuk insan olmayı? Çocuk işçiliği yasaklayan kanunlar var, ama uygulayan yok! Denetim yükümlülüğü olan kurumlar var, ama sorumluluk almıyorlar. Öyleyse neden varlar? Göstermelik koltuklarda oturup maaş almak için mi?
Bu yazıyı öfkeyle yazıyorum. Gözümde yaş, kalbimde yangın var. Herkese değil, suçlulara, görmezden gelenlere, ihmal edenlere, sessiz kalanlara öfkeliyim.
Sigortasız işçi çalıştıran, çocuk işçi çalıştıran her patronun Allah belasını versin. Denetim yapmayan her yetkili bu canların hesabını vermeli. Artık yeter! Bu ülke mezarlığa dönmeden, bir kişi bile daha ölmeden uyanın! Bu ölümler kader değil, bu ölümler ihmalin, vurdumduymazlığın, adaletsizliğin sonucu.
Bu yazı burada bitmeyecek. Bu yangının külleri kurumadan yazmaya devam edeceğim. Çünkü bu ülke, çocuklarının ölmediği bir yer olana kadar susmak yok!