Türkiye genelindeki birçok baro tarafından yapılan ortak açıklamada, CHP kongresine yönelik alınan mahkeme kararının, hukuka, usul kurallarına, Anayasa’ya ve demokratik hukuk devleti ilkelerine aykırı olduğu vurgulandı. Açıklamada, söz konusu kararın yargının objektifliğini ve tarafsızlığını sorgulatır nitelikte olduğu ifade edildi.
Baroların açıklamasında şu ifadelere yer verildi:
“Kararın hukuka, usul kurallarına, Anayasa'ya ve demokratik hukuk devleti ilkelerine uygun hiçbir yönü bulunmamaktadır. Öncelikle belirtmek gerekir ki; Siyasi Partiler Kanunu'nun 21. maddesi, parti kongrelerinin nasıl yapılacağını düzenlemekte ise de, söz konusu kararın ilgili kanuna bu denli açık bir aykırılıkla alınabilmesi yargı kararlarının objektiflik ve tarafsızlığını sorgulatır mahiyettedir.”
Açıklamada, seçim kurulu hakiminin kararlarının yalnızca Yüksek Seçim Kurulu tarafından kaldırılabileceği ve bu kararların da kesin nitelik taşıdığı hatırlatıldı. Bir asliye hukuk mahkemesinin, görev alanına girmeyen bir konuda, bir siyasi partinin başkan ve yönetimini görevden alarak yerine kayyım atamasına hukuk bilimi açısından bir açıklama getirilemeyeceği belirtildi.
Barolar, açıklamanın devamında şu sözlere yer verdi:
“Ülkemizin Anayasa'nın, hukukun, demokrasinin, en temel hak ve özgürlüklerin egemen olduğu bir ülkeye dönüşme mücadelesi tüm baskılara karşı sürecektir. Sosyal adalet, iş, aş ve güzel bir gelecek, ‘lüks’ değil, en temel ihtiyaç olarak muhakkak karşılanmak durumundadır. Halkımız, ülkemiz bu baskılarla yaşamayı hak etmemektedir.”
“Hukuka ve adalete olan güven duygusunu yerle bir edecek haksız kararlardan bir an önce dönülmelidir. Ancak bu şekilde demokrasiyi özümsemiş, insan haklarına saygılı ve egemenlerin değil hukukun üstün olduğu bir ülke olma yolunda adım atmış oluruz.”
Açıklama, yargının siyasallaşmasına karşı net bir duruşla sona erdi:
“Aşağıda imzası olan Barolar olarak; yargının siyasallaştırılmasını, bir aparat olarak kullanılmasını reddettiğimizi belirtiyor, verilen her haksız ve hukuka aykırı kararın hukuk sistemimiz ve vicdanlarda telafisi imkansız sonuçlara neden olduğunu bir kez daha hatırlatıyoruz.”