Diyarbakır'da yakınları tarafından katledilen Narin'in acısı hala yüreğimizde.
Öyle kolay kolay da çıkmayacak. En azından benim için.
Türkiye, çocuklar için yaşaması gerçekten zor bir ülke. Her yıl 10 bin civarında çocuğun kaybolması, bunu en güzel şekilde anlatıyor.
Ne yazık ki, belki de hikayesini hiç bilemeyeceğimiz binlerce Narin aramızda dolaşıyor.
***
Tıpkı önceki gün yaşadığım gibi.
Fotoğraftaki(yaşından dolayı buzladım) bu küçük kız, önceki akşam Yahya Kaptan ışıklarında beklerken bir anda arabamın camında belirdi. Muhtemelen 8-9 yaşında.
Biraz sohbet etmeye çalıştım ama ürkek. Haklı. Çünkü kim bilir her gün ne azarlar işitiyordur.
Aynı küçük kızı, öğleden sonra Kandıra Sapağı'nda da gördüğümü hatırladım birden.
Demek ki gününün büyük bir kısmını, dilenerek, yoldan geçenlerden para isteyerek geçiyordu.
Oysa o saatlerde okulda dersinde ya da evinde sıcak yatağında olması gerekirdi.
Belli ki dilenmeli.
Üstelik tek başına. Çünkü yanında kimse yok.
***
Şimdi ben bunu yazdım ya... Birileri arayıp "Bu küçük kıza yardım ediyoruz ama yine de dileniyor" diyecek.
Yemezler...
Ne devlet ne de yerel yönetimler bu küçük kıza sahip çıkıyor...
Hatta binlercesine...
***
Şimdi soruyorum size...
Narin'in acısı hala yüreğimizdeyken, Allah korusun, bu küçük kızın başına bir şey gelse kim hesabını verecek?
Bu kızın mutlaka bir ailesi vardır. Devlet neden o aileye el uzatmıyor?
Neden, küçük kızımızın sokaklarda dilenmeye gitmek yerine okula gitmesini sağlamıyor?
Neden bunları dilendirenleri tespit etmiyor? Veya keyfi olarak bu işleri yaptırıyorsa, herhangi bir yaptırım uygulamıyor?
Kimse kusura bakmasın.
Küçücük bir kızın akşam saatlerinde dilenmek zorunda kalması veya bırakılması, birincil olarak devletin, ikincil olarak da belediye başkanlarımızın ayıbıdır.
***
Türkiye, yeri bir Narin vakası yaşamasın...
Ya da daha doğru bir tabirle, çocuklarımız ölmesin, zarar görmesin.
Bırakın çocukluklarını, mutlu bir şekilde yaşasınlar.
Bunun yolu da gerçekten sosyal devlet olmaktan...
O çocuklara yardım eli uzatmaktan geçer...