Sırtını güvenle yaslayabildiğin o dağ,
Asla yıkılmayacağını bildiğin ilk kahramanın,
Yaşadığın fırtınalarda sığındığın ilk liman,
Gölgesi bile yeten: Baba…
Çocukken tanıdık hepimiz süper kahramanları. Süpermen göklerde uçar, Batman geceleri kötülerle savaşırdı. Onların pelerinleri vardı; güçleri, duruşları vardı. Hayran kalırdık dünyayı kurtaran o güçlü adamlara. Oysa hiç düşünmezdik; bir gün gerçek hayatın da karşımıza bir kahraman çıkaracağını. Pelerinsiz, sade… Ama çok daha gerçek.
Aslında hayran kaldığımız o kahraman, onu zorluklardan ve kötülüklerden koruyacak bir pelerini bile olmadan hepimizin evinde yaşıyor. Ailesinin bütün sorumluluğunu üstlenmiş, her sabah sesini çıkartmadan işe giden, akşam sofrada evin reisi olarak yerini alan, sohbet ve çatal bıçak sesleri arasında göz ucuyla bizi takip eden, bazen yorgun ama hep dimdik duran kahramanın adıdır baba.
O, duygularını çok rahat kelimelere dökemez belki. Sevdiğini “Seni seviyorum.” diye söyleyemez çoğu zaman. Ama sabahın erken saatlerinde bizim için kalkar; soğuk, sıcak demeden sırtına ailesinin yükünü alır, tek kelime etmeden taşır.
Bir kere bile “Ben yoruldum.” dediğini duymayız çünkü onun yorulması bizim güvende olmamıza engeldir. O, yıkılmaz bir duvar gibidir. Yanımızda olmasa bile ardımızdadır, hep sapasağlam…
Babalar, evlatlarına örnek olmayı sözcüklerle değil; duruşlarıyla öğretirler. “Adam gibi adam” olmanın ne demek olduğunu, bir söz verdin mi neden dönülmemesi gerektiğini, ihtiyaç duyduğunda nasıl sarsılmadan ayakta durulacağını onların gözlerine bakınca öğreniriz. “Ders vereyim” niyetiyle yaklaşmazlar belki ama biz her davranışlarından bir hayat dersi çıkarırız.
Bir baba, ailesi yoksunluk hissetmesin, evladı gelecekte hayallerini gerçekleştirsin diye kendi hayallerini ikinci plana atabilen, çoğu zaman da hayallerinden vazgeçen adamdır. Evladının gözünden bir damla yaş akmasın diye acısını gizleyendir. Hiçbir şey söylemeden, hissettirmeden yaptığı onca fedakârlık… O sevincini çığırtkan kuşlar gibi etrafa saçmaz, hüznünü de ortalığa dökmez. Mutluluğu da acıyı da içinde taşır. Tıpkı bir dağın, yağan yağmuru sessizce yutması gibi… Gök gürlese de şimşek çaksa da o dağ yerinden oynamaz. Baba da öyledir işte. Kendisini anlatmaz, anlatamaz… Ama bir gün ona sırtını dayadığında, “İyi ki varsın baba!” dediğinde gözündeki gurur, yüzündeki tebessümle karşılık verir sana; söze gerek bile duymaz.
Erkek evlatların rol model aldığı, kız çocuklarının onu hatırlatan erkekleri eş olarak tercih ettiği bir baba figürü… Sevip sayarken her başarının onunla paylaşılmak istendiği, bir yandan çekinilen ama en çok da hayal kırıklığına uğratmaktan korkulan babaların günü bugün… 
Pelerinsiz ama gerçek kahramanlarımızı hatırlamak, onların gölgesinde büyüdüğümüzü bilmek için bir fırsat bugün. Kimi zaman bir bakışıyla, kimi zaman omzumuza usulca dokunuşuyla içimize güven salan, her zaman arkamızda duran tüm babaların Babalar Günü kutlu olsun.
Bize doğru insan olmayı öğreten, sadece iyi günde değil, zor günde de dağ gibi arkamızda duran, yokluk içinde bile var gibi davranan babalar… Siz olmasaydınız biz eksik kalırdık.
Her çocuk bir kahramanı hak eder.
Ve biz, en güzelini zaten yıllar önce tanımışız: Pelerinsiz Kahramanımız, Babamız.