TUTUKLANAN GENÇLERİ YA BIRAKACAKSINIZ YA BIRAKACAKSINIZ

Abone Ol

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınmasıyla başlayan ve tutuklanmasıyla devam eden protestolar geçtiğimiz Ramazan Bayramı’ndan önce son buldu.

Dünya gündemine düşen eylemler, Kocaeli’de de oldukça sert geçti doğrusu.

İlk gününden itibaren Özgün Kocaeli Gazetesi olarak, dakika dakika olanların her bir anını kaydettik.

Son ana kadar bir an olsun ayrılmadık alanlardan. Ta ki her şey son bulana kadar…

Peki tüm bu süreçlerde neler yaşandı? Önce kısaca özetleyelim…

İlk fitil Kocaeli Üniversitesi’nin A kapısından B kapısına kadar yürümek isteyen öğrencilerle polisler arasında arbede yaşanmasıyla ateşlendi.

Öğrenciler açıklama yapabilirdi ancak yürüyüş izinleri yoktu.

Arbedenin ve gözaltıların ardından alana gelen CHP Kocaeli Milletvekili Muhip Kanko ve CHP Kocaeli İl Başkanı Bülent Sarı’nın ikna çabaları, birkaç telefon görüşmesi neticesinde yürüyüş izni verildi.

Açıkçası ben, emniyet güçleri ile öğrenciler arasındaki bu otorite savaşına pek bir anlam veremedim.

Sonuç itibariyle yürüyüşe izin verilene kadar polisle öğrenciler arasında çıkan arbede de bir kız öğrencinin burnu kırıldı, yerlerde sürüklenen ve gözaltına alınan öğrenciler oldu.

Bilenler bilir, A kapısıyla B kapısı arasındaki mesafe 100-150 metre bir yoldur…

Siyasetçinin biri gözaltına alınmış ya da diploması iptal edilmiş, çocuklarda sembolik olarak tepki amacıyla yürümek istemişler.

Daha en başından izin verilebilirdi, o kadar kişinin canının yanmasına gerek yoktu.

Benim için Ekrem İmamoğlu ya da Ümit Özdağ’ın herhangi bir önemi yok.

İsimler gelip geçer…

Benim için devlet vardır, bir de devletin çocukları.

O gün orada yapılan zulüm, hiç kimse kusura bakmasın ama devlete kendi çocuklarını dövdürtmekti.

Velhasıl o günden sonra olaylar büyüdü büyüdü… Kent merkezine sıçradı.

Çok sayıda çocuk yaştaki insan gözaltına alındı.

Daha sonra serbest bırakıldılar ama tutuklananlar da oldu.

Neyse ki bayramla birlikte Kocaeli’deki olaylar son buldu.

Ancak tüm bu süreçte Türkiye genelinde 2 bini aşkın gözaltı gerçekleşti.

Hatta 70’in üzerinde çocuk bizzat evlerinden alındı.
**


Şimdi gelelim tutuklanan çocuklara…

Öncelikle söylemeliyim ki…

Bu çocuklar terörist değil, hiç kimsenin canına, malına zarar vermedi.

Hiçbir tanesi devlet hazinesine zarar verebilecek bir çirkinlik içine girmedi.

Özellikle öğrenciler, AK Partililerin yıllardır dillerinden düşürmedikleri milli iradeye sahip çıkmak için sokaklardaydı.

Mesele Başkan İmamoğlu meselesi de değildi.

Mesele “memleket” meselesiydi.

Şuan da Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın potansiyel bütün rakipleri cezaevinde.

En başta İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, Selahattin Demirtaş, Ümit Özdağ…

Oy verirsiniz ya da vermezseniz, beğenin ya da beğenmeyin. Bu isimlerin hepsi Cumhurbaşkanı Erdoğan için potansiyel rakip miydi? Evet.

Bunların hepsi mi terörist?

Hepsi mi suçlu, hain?

Tutuklanmalar, gözaltılar ve suçlamalar devam ettikçe halkın tepkisi de artmaya devam edecekti zaten…

**


Açıkçası ben İstanbul’da yaşasaydım eğer İmamoğlu’na oy vermezdim.

İyidir ya da kötüdür, suçu vardır ya da yoktur bilemem.

Ancak… Ben bile gözaltı haberini duyunca kulaklarıma inanamadım.

Bu resmen İmamoğlu’nu parlatmaktır ya da hükümetin kendi ayağına sıkmasıdır diye düşündüm.

Çok büyük tepki olacağını görmemek için kör olmak gerekiyor.

Velhasıl tahmin ettiğim gibi de oldu.

Binlerce kişinin canı yandı, yaklaşık 300 genç tutuklandı.

Bu gençler bayramı ailelerinden uzakta geçirirken CHP’liler kendi dertlerine düştü.

Peki bu çocuklar milletin iradesi uğruna cezaevlerine girmişken, bu çocuklara ‘vandal’ denirken, bu millet çocuklarına yeteri kadar sahip çıktı mı? Hayır.

Gözaltına alınan kız çocuklarının çıplak aramaya ya da tacize maruz kalıp kalmadığı hakkında Adalet Bakanı açıklama yaptı. Peki en azından bu konu devlet tarafından muhataplarına, kolluk kuvvetlerine soruldu mu?

Bu çocuklar ifadeleri alınırken ya da şuan psikolojik şiddet görüyor mu?

İddialar var… Ancak cevapları yok.

Birde üstüne üstük 18-19 yaşındaki çocuklara “Vandal” yakıştırması yapıyorlar.

Dün gerçekleşen İzmit Belediyesi Nisan ayı meclis toplantısında da aynı yakıştırma yapıldı. Ardından CHP’li meclis üyesi Mehmet Ümit Küçükkaya “Şu gençlere Vandal demeyin” diye tepki gösterdi.

Sahi bu gençler ne diye Vandal oldu?

Ne yaptı bu çocuklar size?

Vandal diye “Bilerek ve isteyerek, kişiye ya da kamuya ait bir mala, araca ya da ürüne zarar veren” kişilere denir.

Devletin koynunda beslediği, devleti soyan kurtlara denir.

Türk bayrağı sarılı vatanperver gençlere değil.

Şimdi önünüzde tek seçenek var…

Tutukladığınız bu gençleri ya bırakacaksınız ya bırakacaksınız.

Aksi takdirde millet şimdi sessiz kalsa da, bunun cevabını zamanı geldiğinde yeniden sandıkta verecek.