Cemevlerinin kapısından içeri adımınızı attığınızda, huzur dolu bir sığınak beklersiniz; siyasi bir arena değil.
Ancak günümüzde bazı Alevi dernekleri ve cemevi başkanları, adeta birer siyasetçiye dönüşmüş durumda. Bu durum, hem toplumun yapısını hem de bu kutsal mekanların ruhunu zehirliyor.
Kültürel ve dini liderlik pozisyonlarındaki bu kişilerin görevi, topluluğun manevi ihtiyaçlarına cevap vermek olmalıdır, siyasi hesaplar yapmak değil.
Ancak ne yazık ki bazıları için cemevi, adeta bir oy deposuna veya siyasi bir kürsüye dönüşmüş gibi. Bu durum, Alevi topluluğunun birlik ve bütünlüğünü tehdit ediyor, insanları siyasi görüşlerine göre bölmekten başka bir işe yaramıyor.
Diyorum ki, ya tamamen siyasete atılın ya da siyaseti tamamen bırakın! İkisi bir arada olmaz.
Cemevi başkanlığı gibi kutsal bir görevi, siyasi çıkarlar için kullanmak kabul edilemez. Bu durum, sizi toplumunuzun gözünde itibarsızlaştırır, cemevinin kapısından içeri giren herkes için bir güvensizlik kaynağı olur.
Eğer cemevi başkanları, siyasi sahnede yer almak istiyorlarsa, dürüstçe davranıp bu rollerinden çekilmelidirler. Toplum lideri olarak kalmayı tercih ediyorlarsa, siyasetten ellerini çekmelidirler. Bu, toplum içindeki herkesin manevi huzuru ve birliği için elzemdir.
Bu liderlerin görevi, toplumu aydınlatmak, manevi rehberlik yapmaktır, siyasi kampanyaları yönetmek değil. Bu ikiyüzlü tutum, toplumu sadece derinden yaralar.
Cemevi başkanlarının siyasetle iç içe geçmiş bu tarzı, toplumun tüm kesimlerinden tepki görmeli ve bu yanlıştan bir an önce dönülmelidir.
Cemevi kapıları, siyasi görüşlerden arındırılmalı, yalnızca maneviyat ve barış dolu bir sığınak olarak kalmalıdır. Ya alevi derneklerini ve cemevleri başkanlığını bırakın siyasete girin, ya da çekin siyasetten elinizi!
***
Ne yazık ki, birkaç gündür Aleviler üzerinden, hiç de sağlıklı olmayan bir tartışma yürütülüyor.
İzmit Belediye Başkanı Fatma Kaplan Hürriyet’in iki gün önceki Hıdrellez şenliğinde yaptığı, “Haziran ayı meclis toplantısında cemevlerinin yasal statüsünün ibadethane olarak sayılmasını kabul edeceğiz” açıklaması, tartışmanın fitilini ateşledi.
Kimileri bu açıklamanın yanında yer alırken, kimileri de TBMM’yi adres gösterdi.
Tabii, Hürriyet’in bu çıkışı, Kocaeli Büyükşehir kanadında da yankı buldu.
Büyükşehir Başkanı Tahir Büyükakın’ın Alevilere bakış açısı ve samimi destekleri noktasında hiç kimsenin endişesi yok.
Ancak Cemevleri Koordinatörlüğü yapan Mutlu Beyazgül ile ilgili aynı duyguları paylaşamıyorlar.
Hatırlarsanız, iki ay önce yazmıştık. İlimizdeki Alevi derneklerinin Beyazgül’den şikayetlerini aktarmıştık.
Dernek başkanları, “Resmen ayrım yapıyor. Bazı derneklerden gelen talepleri hiç dikkate almıyor. Biz de bu nedenle ilişkilerimizin iyi olduğu STK’lar aracılığı ile sorunlarımızı iletmeye çalışıyoruz. Ancak bu sefer de önümüze çıkarak, engellemeye kalkıyor. Kendisini bir türlü aşamıyoruz. Adeta kral gibi hareket ediyor” tepkisini göstermişti.
Yani Beyazgül, Tahir Büyükakın’ın tüm samimiyetini adeta çöpe atıyor. Buradan söylemiş olayım.
***
Gelelim cemevi ve Alevi derneklerinin başkanlarına.
1990’lı yılların başında Kocaeli’de Hacı Bektaş Veli Derneği’ni kurmuş 4-5 kişiden biri olarak, bu konuda bir şeyler söyleme hakkım var galiba.
Ne yazık ki, cemevi dernek başkanları da son dönemde kendilerini iyice siyasete sokmuş durumdalar.
Bazı başkanların, parti fark etmeksizin, adeta siyasetçilerin veya belediyelerin gölgesinde görev yaptığını duydukça kahroluyorum.
Oysa, bundan 30 yıl önce kimse kendini öne çıkarmazken, şimdi güç savaşlarına girişmelerine hem anlam veremiyorum hem de üzülüyorum.
***
Ders çıkarmak isteyenler, yazımın ilk bölümünü dikkatli okusun lütfen.
Çıkarmak istemeyenler de şunu bilsinler ki…
Bu siyaseti devam ettirdikleri takdirde, yarın öbür gün kimse tarafından itibar görmezler.