Yerel seçimlerden sonra kaleme aldığım, “Tetikçi gazeteciler” ve “Taklacı gazeteciler” başlıklı köşe yazıları kentte büyük ses getirdi.
Arayıp tebrik edenler çoğunluktaydı.
Kimileri, onların kim olduğunu sordu.
Kimi meslektaşlarım da “Onların içinde ben yokum” diyerek kendini aklamaya çalıştı.
Ben o yazıları…
Yıllardır CHP’ye üye bir partili olarak yazmıştım.
Yazıda, meslektaşlarım rencide olmasın diye isim de belirtmedim.
Zaten kamuoyu, onların kim olduğunu çok iyi biliyor.
Seçim öncesi ve sonrası yazdıklarına bakanlar, hemen anladı.

***

Ne yazık ki, taklacı gazeteci meslektaşlarımız, taklaya devam ettiklerini gösterdi.
Nasıl mı?
Malum, bazı gazeteciler, yerel seçimlerden önce CHP’nin başarısız olması için var güçleri ile mücadele etti.
Özellikle Derince’de Sertif Gökçe’nin kazanmaması için medya güçlerini sonuna kadar kullandılar.
Gökçe’nin ne DEM ile ittifakını bıraktılar…
Ne de YRP ile gizliden gizliye anlaşmasını…
Kendisinin, normal seçim haberlerine, gazete veya internet sayfalarında hiç yer vermediler. Adeta yok saydılar.
Varsa yoksa, AK Parti’nin adayı İbrahim Şirin…
Utanmasalar, Sertif Gökçe’yi terörist ilan edeceklerdi. Muhtemelen, seçim kafa kafaya gitmiş olsaydı, onu da yaparlardı.
Neyse ki, Derince seçmeni en güzel cevabı 31 Mart günü verdi.
Sertif Gökçe, tartışmaya mahal verdirmeyecek bir farkla belediye başkanı seçildi.

***

İşte o gazeteci meslektaşlarım, 1 Nisan’dan sonra Sertif Gökçe güzellemelerine başladılar.
Ben de iki köşe yazımda, isim vermeden bundan rahatsızlığımı dile getirdim.
Belki düzelirler diye. Ama yanılmışım.
Neden mi?
Derince Belediye Başkanı Sertif Gökçe, geçtiğimiz salı günü bir basın toplantısı düzenledi.
Merak ettim. Acaba, gelecekler miydi?
Gelmek ne kelime…
Sanki, 31 Mart öncesi o haberleri kendileri yapmamış gibi, Sertif Gökçe ile can ciğer kuzu sarması bile oldular.
Şakalaşmalar, kahkahalar… Fotoğraf çektirme yarışı…
Ne ararsan var.
Aynı yüzsüzlüğü, köşelerinde de gösterdiler.
Sertif Gökçe’nin ne kadar iyi biri olduğunu, Derince için çok güzel hizmetler yapacağına inandıklarını dile getirdiler.
Yani, taklacılar, takla atmaya devam ettiler.
Oysa zor gibi görünse de aslında gerçek gazetecilik yapmak çok kolaydır.
Özgün, özgür haberler… Doğru haberler… Kimseyi yönlendirmeyen, kimsenin tetikçiliğini veya taklacılığını yaptırmayan haberler…
Çok mu zor? Değil.
Ama ne yazık ki birileri hala zor olanı seçiyor.
Taklaya devam ediyor.
Bakalım, bu yarışı kim kazanacak?
Hangisi, en güzel taklayı atacak?
Sonucu merakla bekliyorum.