İşten güçten pek yorulmam.
Direncim yüksektir.
Yorulursam dinlenirim geçer.
Ama insandan çok yorulurum.
İnsandan müthiş bunalırım.
Dünyayı sırtıma alsam, lüzumsuz insanın yükünden daha az ezilirim.
Bu nedenle genel itibariyle kimsenin sınırlarına girmem.
Kendi sınırlarıma girilmesine de müsaade etmem.
Bu herkes için geçerlidir.
Şu seçim dönemlerinde insana tahammülüm daha azalır.
Ama bir yandan da hayat böyle bir şey; birileri bir yerlere kendini layık görecek, iş yapmak isteyecek, yönetme dürtüsünün peşinden koşacak.

***

İşimizin büyük bir parçası insanı dinlemek.
Onaylamak değil, kafa sallamak değil, gaz vermek değil; dinlemek, yazmak.
Şu seçim dönemi gelince kentimizde ne cevherler olduğunu görüyoruz.
Ne de üstün yetenekli insanlarımız var.
Biraz insandan anlamasak kaderimizi ellerine teslim edesimiz geliyor.
İçlerinde belki bir elin parmaklarını geçmeyecek sayıda samimi, hizmet etmek isteyen ve bu hizmet için gerekli donanıma sahip insan var.
Siyaset, zemini kavgan bir alan.
Bu nedenle siyaset yapanlar, her şekle girmekten imtina etmeyen, her kalıba bir yönüyle sığabilen insanlar.
Bunun böyle olması gerekliliği tartışılır.
Ya da talep edilen neyse ona göre davranıyorlar.

***

Siyasetçiler ekseriyetle zeki insanlardır.
Zeki olmak, gelişmiş olmakla, bilinç seviyesi yüksek olmakla aynı şey değildir.
Bunu bir övgü olarak almaya gerek yok.
Halkın beklentilerini, sinir uçlarını iyi bilirler.
Ya da bunu iyi bilen iyi siyasetçi olur.
Diğer yandan retorik siyasetin en önemli tarafıdır.
Yani iyi konuşan bir siyasetçi boş konuşsa da Türkiye’de geleceği parlaktır.
Kocaeli’nin çok iyi konuşan siyasetçileri yok.
Genelde zengin siyasetçilerimiz var.
Parasının tüm eksiğini kapattığını sanan siyasetçiler…
Bu dönemi de böyle kapatacağız dostlar.
Sevgili siyasetçilerimiz kızmasın.
Bazen ayna gerekir.
Bakılmazsa biri karşınıza getirir tutar.
Bizim için de geçerli.
Zaten siz bizim işimizi bizden iyi biliyorsunuz.
Bize sürekli ayna tutuyorsunuz.
Bizim de bunları söylemeye hakkımız olsun.
Değil mi?