İbrahim Öğretmen’in katledilmesi nedeniyle sendikalar çağrı yaparak bugün iş bıraktı.
Ülke genelinde eylemler yapıldı.
Eğitim sendikaları birleşti.
Ortak karar aldılar.
Kocaeli’de de bugün İzmit’te en azından benim gazetecilik geçmişimde gördüğüm en büyük öğretmen yürüyüşü bu oldu.
Yaklaşık 10 bin öğretmenin bugünkü yürüyüşe katıldığı konuşuldu.
Eğitim-Sen, Eğitim Bir-Sen, Hürriyetçi Eğitim-Sen ve Eğitim-İş temsilcileri, Kocaeli Valiliği önünde birer konuşma yaptı.
O sıra Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası Kocaeli Temsilcisi Akkurt da sendika yöneticilerinin bulunduğu pankartın arkasına geçti.
***
O anda ilginç bir gerginlik yaşandı.
Başta Eğitim-İş Kocaeli Şube Başkanı Sabri Mutlu olmak üzere Eğitim Bir-Sen, Hürriyetçi Eğitim-Sen başkanlarının Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası Kocaeli Temsilcisi Bilal Akkurt’u yanlarında istemediklerini anladık.
Açıklama yaptırmayacaklarını söylediler.
Sadece Eğitim-Sen Kocaeli Şube Başkanı Ayda Hoca, özel öğretmenlerin de temsiliyetine destek verdi.
Eylem öldürülen bir özel okul öğretmeni için yapılıyordu.
Ancak orada şube başkanı sıfatıyla bulunan arkadaşlar, “Birleşe birleşe kazanacağız” sloganı atılırken Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası temsilcisini yanlarına almak istemedi.
Hiçbir anlam veremedim.
Toplantıya davet edilmişler, ancak çalıştıkları için toplantıya katılamamışlar.
O nedenle yanlarında duramaz açıklama yapamazmış.
Tavır inanılmaz çirkindi.
***
Eğitim-Sen’den Ayda Hoca, kitlenin karşısında bir karmaşa yaşanmaması için arayı bulmaya çalışsa da Eğitim-İş Kocaeli Şube Başkanı Sabri Mutlu, diğer sendika temsilcilerini de gaza getirerek şöyle dedi:
“Ben asla kabul etmiyorum. Yoksa kitlemle buradan ayrılırım”
Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası Kocaeli Temsilcisi Bilal Akkurt diyalog kurmak istedi, “Kamu öğretmenleri olarak” dedi.
CHP Kocaeli Milletvekili Harun Yıldızlı devreye girdi Sabri Bey kaya gibi durdu.
Vallahi şöyle tam da birleşe birleşe kazanılacak yerde kişisel kibir, anlamlandırılamayan bir üstten bakış, gereksiz gerginlik devreye girdi.
Şimdi Sabri Hocam:
1 Siz kimsiniz de eğitimcileri kamu- özel olarak sınıflandırıyorsunuz?
2 Siz oranın işvereni, sermaye sahibi misiniz?
3 Özel okul öğretmeni katledilmiş, onun için eylemdesiniz ama “Kamu öğretmenleri olarak konuşacağız” diyorsunuz. Bulunduğunuz yerin farkında mısınız?
4 Özel okul öğretmenleri, zaten devlet memuru olamadıkları için özel okullarda asgari ücretin altına çalışıyor. Kimse bilinçli olarak emeğini sömüren özel okul patronlarıyla çalışmak için delirmiyor.
Toplantıya katılamamışlar? Ne olmuş katılamamışlarsa? İzin alıp gelememişler onun için katılamamışlar.
Buna karşı tavır, “Konuşursa kitlemi alırım giderim” olur mu?
Hangi duyguyla bunu yaptınız?
Kibirle mi? Kibirse neyin kibri?
İnatsa neyin inadı?
Bu yaptığınız temsil ettiğiniz Eğitim-İş camiasına yakıştı mı?
“Yakıştı” derseniz bundan sonra sizin nezdinizde sendikanıza o nazarda bakacağız haberiniz olsun.
Not:
Türk Eğitim-Sen valilik önündeki ortak açıklamaya katılmadı. Onlar Real tarafında kendi açıklamalarını yaptı. Yani beraber yürüdüler, ayrı açıklama yaptılar.
Şube Başkanı Yaşar Şanlı’nın yürüyüşte, Özel Sektör Öğretmenleri Sendikasını pankartın arkasına çağırdığı ve yanlarında olmasına karşı çıkmadığını öğrendim.
GÜNE BİR AFORİZMA
Tabiat insana yalanın ardından kendisini hemen ele versin diye utanç duygusunu vermiştir. Kant