Türkiye’de kulüp yöneticisi olmak ne kadar rahat.
Başarısız mı oldun? Yolla teknik direktörü veya birkaç futbolcuyu… Taraftarın öfkesini al…
Baktın yine mi olmuyor?
Çık kamuoyunun karşısına… Neşter vuracağını söyle…
Sonra yine hocayı veya futbolcuları yolla…
Ne olacak ki?
Senden tek hesap sorulan yer, genel kurul. Orayı da o veya bu şekilde bağlıyorsun zaten.
Sonra, gelsin başkanlık, gelsin yöneticilik…
Kulüp mü? Aman, o da ne…
Çile mi? Bırak, taraftar çekiyor zaten. Onlar her zaman çile çekmeye hazırlar.
Döngü böyle ne yazık ki?
***
En yakın örnek Kocaelispor.
Engin Koyun gitti, ama yönetim devam etti.
Recep Durul’un başkanlığında da sorunlar bitmek bilmedi.
Süper Lig yolunda ilerlerken, bir anda işler tersine döndü.
Ertuğrul Sağlam ile yollar ayrıldı. Yerine gelen Mustafa Gürsel, “Gelen gideni aratır” sözünü sonuna kadar doğru çıkarttı.
11 maçta 3 galibiyet, 3 beraberlik var. 5 maçta da yenildik.
Play-off finali hedefiyle çıktığımız son Sakaryaspor maçından 2-0’lık mağlubiyetle ayrılıp… Ligi 6. sırada bitirdik.
Emin olun, 2-3 hafta daha olsaydı, play-off bile hayal olurdu bizim için.
***
Peki yönetim ne yaptı?
Mustafa Gürsel’le yolları ayırdı.
Adeta teneke bağlayıp gönderdiğimiz, kamuoyunun önüne de parçalamaları için attığımız Ertuğrul Sağlam’a döndük.
16 Mart Perşembe günü kritik bir Çorum FK maçı var.
Kocaelispor’da Ertuğrul Sağlam motivasyonu bu hafta işe yarayacaktır.
Takım, Çorum FK’yı yener. Yenecektir de…
Ama çile dolu 2.5 ayın hesabını kim verecek?
Taraftar bu süreçte takıma, kulübe her türlü desteği verdi.
Uzak da olsa deplasman biletlerini 2 dakikada tüketti.
İç saha maçlarında da ciddi bir tribün desteğini verdi.
Sonuç?
Cem Karaca’nın deyimiyle…
Kahır… Hep kahır…
Hesap veren var mı?
Ne zaman olmuş ki şimdi olsun.
Yazık bu kente… Yazık bu taraftara…