Türkiye'de son yıllarda yaşanan ekonomik zorluklar, maaşlara yapılan zamlarla daha da çarpıcı hale geliyor.
Ancak burada dikkat çekici bir çelişki var: Dar gelirli vatandaşa şöyle ya da böyle sunulan cüzî zamlar, üst düzey yetkililere gelince astronomik rakamlara ulaşıyor.
Ne dediğimi anlamanız için aşağıdaki rakamlara bakmak yeterli…

****

2024 yılında en düşük emekli maaşı 10 bin 500 TL idi. Yapılan zamla birlikte 2025 yılında bu maaş 12 bir 500 TL’ye yükseldi. Yani toplamda sadece 2 bin TL artış.
Benzer bir durum memur emeklileri için de geçerli. Temmuz 2024’te 17.587 TL olan en düşük memur emekli maaşı, 2025’in ilk altı ayında 19.616 TL’ye yükseldi. Bu da yalnızca 2.029 TL'lik bir zam anlamına geliyor.

Peki ya asgari ücret? 2024 yılında 17.002 TL olan asgari ücret, 2025 yılında 22.104 TL’ye yükseldi. Yapılan zam miktarı: 5.102 TL.
Bu rakamların, artan enflasyon ve temel ürünlerin fiyatları karşısında bir anlam ifade etmediği ortada.

Gelelim üst düzey yetkililere…

****

Cumhurbaşkanı maaşı 2024 yılı temmuz ayında 183 bin TL iken, 2025 yılında 238 bin TL’ye yükseldi. Yani tam 55 bin TL zam yapıldı.
Milletvekillerine bakacak olursak, 2024 yılında 169.281 TL maaş alıyorlardı. 2025 yılında bu rakam 188.816 TL’ye çıktı. Yapılan zam tam 19.535 TL.
Özellikle emekli milletvekillerine yapılan zam çok daha dikkat çekici. 2024 yılında 284 bin TL olan maaş, 2025 yılında 317 bin TL’ye yükseldi. Tam 32 bin TL artış.
Aynı durum Bakanlar için de geçerli. 2025 yılında Bakan maaşları 19 bin 908 TL artışla 192.422 TL’ye ulaştı. Bakan emeklileri ise 321.457 TL maaş alacak. Bakan emeklisinin maaşındaki artış ise tam 33.258 TL…

******

Bu rakamlardan sonra şu soruyu soralım: Bu ülkede adalet kimin için var?

Dar gelirli vatandaş, işçi, emekli ve asgari ücretli, artan enflasyonla boğuşup temel gıdaya bile erişimde zorlanırken, üst düzey yetkililerin maaşları neden bu kadar kolay ve cömertçe artıyor?

Milyonlarca çalışan, günlerce maaş artışı için yetkililerin gözünün içine bakarken, asgari ücret toplantıları günlerce pazarlıklarla geçerken, üst düzey zamlar bir gecede nasıl belirleniyor?

Üretim yapan işçinin hakkı yenirken, emekliler çaresizlik içinde ay sonunu getiremezken, bu ülkede “adalet” denen kavram sadece zenginlere ve üst düzeylere mi işler hale geldi?

Halkın hak ettiği refah, neden öncelikli olarak siyasetçilere ve bürokratlara sunuluyor?

İşçilerin emeğiyle büyüyen bir ülkede, emeğin kıymeti bilinmiyorsa orada kalkınmadan söz edilebilir mi?

Sorun sadece maaş farkı değil; sorun adalet, sorun vicdan…