Türkiye'deki pazarları gezerken, fiyat etiketlerine dikkat ediyor musunuz? Adeta birer volkan gibi sürekli faaliyette.
Özellikle gıda ürünlerinde fiyatlar, sabit kalmayı reddediyor; sürekli yükseliyor. Bu yükseliş, sadece ekonomik bir gösterge değil, aynı zamanda toplumsal bir sınav.
Vatandaşın alım gücü, fiyatlar karşısında erimekte, bu da pek çok aileyi zor duruma sokuyor.
Son yıllarda yaşanan enflasyon dalgası, alışveriş sepetlerini hafifletirken, ne yazık ki yüzleri de asıyor.
Bir hafta önce aldığınız ekmek, süt ya da peynirin fiyatı, bir sonraki hafta bambaşka bir hikaye anlatıyor.
Fiyatlar neden bu kadar oynak? İşin içinde sadece ekonomik dinamikler mi var, yoksa fırsatçılık mı?
***
Maalesef, kriz zamanlarında bazı kesimler, 'fırsat bu fırsat' diyerek, fiyatları yapay olarak yukarı çekme peşinde.
Bu, etik olmayan bir kazanç yoludur ve toplumun zayıf kesimlerini daha da kötü bir duruma sürükler.
İnsanların temel ihtiyaçları üzerinden yapılan bu spekülasyonlar, toplumsal adalet duygusunu zedeler, sosyal huzursuzluğu körükler.
Devletin, fiyat istikrarını sağlamak için daha etkili politikalar uygulaması gerekiyor.
Ayrıca, tüketici haklarını koruyacak ve fırsatçılığı önleyecek düzenlemelerin hayata geçirilmesi şart. Bu, sadece bir ekonomik mesele değil, aynı zamanda bir adalet meselesidir.
***
Vatandaş olarak bizler de bilinçli tüketici olma yolunda adımlar atmalıyız.
Fiyatları karşılaştırmalı, gereksiz harcamalardan kaçınmalı ve yerel üreticileri desteklemeliyiz. Ancak bu şekilde, piyasa dinamiklerine bir nebze olsun müdahale edebiliriz.
Sonuç olarak, bu sürekli değişen fiyatlar karşısında sadece şikayet etmek yeterli değil; eyleme geçmek, sorunları kökten çözmek için mücadele etmek gerekiyor.
Toplum olarak birlikte hareket edersek, bu zor zamanların üstesinden gelebiliriz.
Fiyatların bu dansı, ancak hepimizin sahneye çıkmasıyla sona erebilir. Yeter ki, adalet ve eşitlik için bir adım atalım.