Halk oyunları, bir milletin ruhunu, tarihini ve kimliğini yansıtan eşsiz bir mirastır. 
16 Mart 2025’te ilimizde düzenlenen THOF (Türkiye Halk Oyunları Federasyonu) Halk Oyunları İl Yarışması da bu mirasın gücünü bir kez daha gözler önüne serdi. Miniklerin sahnedeki heyecanı, eğitmenlerin gururu ve izleyicilerin coşkusu, halk oyunlarının birleştirici gücünü hissettirdi. Türkiye’nin dört bir yanından süzülen figürler, sahnede adeta bir kültür mozaiği oluşturdu.
Bu program sayesinde ilimizde faaliyet gösteren halk oyunları toplulukları bir araya gelerek çocuklarımıza unutulmaz anılar bıraktılar. Bütün eğitmen ve öğrencileri tebrik ediyorum.
Bu oyunlar, sadece estetik birer gösteri değil, aynı zamanda halkımızın yaşam biçimini, doğayla kurduğu bağı ve duygularını anlatan birer hikâyedir. Her adımda bir anlam, her figürde bir duygu saklıdır. 
Halay’ın dayanışma ruhu, Karadeniz’in hırçın dalgalarının kıvraklığı ile Horon, Kafkas’ın keskin dönüşleri, naif figürleri, Doğu’nun sert iklimi yansıtan Bar’ı ve daha fazlası ile bir kültür moziği olan ülkemizin çeşitliliğini yansıtan kıyafeti, müziği ve figürleri ile Folklorümüzü yaşatan halk oyunlarımıza sahip çıkmak hepimizin sorumluluğudur.
Sadece izlemek değil, desteklemek ve daha fazla katılım sağlamak da büyük önem taşır. Kültürüne sahip çıkmayan toplumlar zamanla kimliklerini kaybederler. Bu nedenle halk oyunlarını sadece bir yarışma disiplini olarak değil, yaşayan bir kültürel miras olarak görmeliyiz.
Çünkü geçmişini bilen, geleceğini güçlü kılar!
Halk Oyunları: Spor Mu, Kültürel Miras Mı?
Günümüzde halk oyunları, fiziksel bir aktivite olarak ele alındığı için Gençlik ve Spor Bakanlığı’na bağlı faaliyet gösteriyor ve bir spor disiplini olarak kabul ediliyor. Ancak halk oyunlarının yalnızca yarışma formatına sıkıştırılması, kültürel yönünü gölgede bırakabiliyor.
Oysaki halk oyunları, bir spor dalı olmanın ötesinde, toplumumuzun ortak hafızasını yansıtan bir gelenektir. Bu nedenle Kültür ve Turizm Bakanlığı ile daha güçlü bir bağ içinde olması gerekir. Böylece hem sanatsal hem de sportif yönü korunarak halk oyunları eğitim programlarına entegre edilebilir ve turizmle bağlantılı projelerde değerlendirilebilir.
Mevcut sistemde halk oyunlarının kültürel yönü zayıflıyor. Oysa bu oyunlar, bizi biz yapan değerlerin bir yansımasıdır. Hem sahnede hem de eğitim sistemimizde bu mirası yaşatarak yeni nesillere aktarmalıyız. Çünkü halk oyunları, geçmiş ile gelecek arasında köprü kuran en güçlü miraslarımızdan biridir.
Gelin, Köklerimizi hatırlatan ve kültürümüzü nesilden nesile taşıyan bu değerlerimizi, halk oyunlarımızı sadece sahnelerde değil, yüreklerimizde de yaşatalım. Her adımında tarihimizden izler taşıyan, birlik ve beraberlik ruhunu aşılayan dansın ötesinde bir misyonu olan halk oyunlarımızı yaygınlaşmasına destek olalım. Çocuklarımızı bu kültüre teşvik edelim, geleneklerimizi geleceğe güvenle taşıyalım. 
Çünkü biz geçmişimizle varız ve bu değerlerimizi korudukça geleceğimiz daha güçlü olacak!




