Geçtiğimiz Cuma günü CHP Genel Başkanı Özgür Özel, kentimizdeydi. Bir dizi açılış ve toplantılara katıldı. O gün çok hasta olmama rağmen Özgür Özel’in programlarını gücüm yettiğince takip etmeye çalıştım.
Hatta arkadaşlarıma “Beni de İl Başkanı Bülent Sarı’nın yattığı hastaneye kaldırın” diye de espri yaptım. Gerçi Ramada Otel’deki toplantının akabinde durumum iyice kötüleşince programdan ayrıldım.
Gelelim konumuza. CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Ramada Otel’de Emek Büroları Akademik Kurul Toplantısı sonrası basına uzun uzun açıklama yaptı. Özel'in İzmit’te yaptığı açıklamalarda en dikkat çeken konulardan biri, 2025 seçimlerine yönelik çağrısı oldu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yeniden aday olup olamayacağına dair süregelen tartışmalar, CHP Lideri’nin de gündemindeydi.
Özellikle Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK) kararına atıfta bulunarak yaptığı açıklamada, Erdoğan’ın mevcut anayasal düzenlemelere göre ancak Meclis’in 360 milletvekili ile seçim kararı alması durumunda yeniden aday olabileceğini belirtti. Bu durum, hem hukuki hem de siyasi açıdan Türkiye’deki erken seçim tartışmalarını yeniden alevlendirdi.
***
-Erken seçim tartışmasının hukuki boyutu:
Türkiye'de Cumhurbaşkanı'nın yeniden adaylığıyla ilgili tartışmalar, anayasal düzenlemelerle doğrudan bağlantılı. Mevcut Anayasa, bir kişinin iki kez Cumhurbaşkanı seçilebileceğini hükmediyor. Ancak, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın üçüncü kez aday olup olamayacağı konusunda hukuki bir boşluk olduğu da savunuluyor.
Bu noktada Özel, YSK'nın bu konuda net bir karar verdiğini ve Erdoğan’ın üçüncü kez aday olabilmesi için ancak erken seçim yoluyla bu hakkı elde edebileceğini vurguladı. CHP’nin bu konudaki stratejisi, erken seçim kararı için iktidarın muhalefet desteğine ihtiyaç duyacağını bilerek, bu süreci kontrol altında tutmak üzerine kurulmuş gibi görünüyor.
-Erken seçim talebinin siyasi boyutu:
Özgür Özel’in İzmit’teki açıklamasında “Eğer Erdoğan aday olmak istiyorsa 2025 Kasım’da seçimleri yenileyelim” şeklinde yaptığı çağrı, CHP’nin erken seçim konusundaki pozisyonunu açıkça ortaya koyuyor.
Bu ifade, bir yandan Erdoğan’ın yeniden aday olma ihtimalini anayasal sınırlamalar çerçevesinde değerlendiren bir uyarı niteliği taşırken, diğer yandan muhalefetin seçimlere hazır olduğuna dair bir meydan okuma olarak da yorumlanabilir.
Muhalefetin erken seçim çağrısı yapması, hem mevcut hükümetin ekonomide ve sosyal politikalarda yaşadığı tıkanıklıklara dikkat çekmek hem de kendi iktidar hazırlıklarını hızlandırma amacı güdüyor.
Son yıllarda artan ekonomik kriz, enflasyon, işsizlik ve hayat pahalılığı, halkın mevcut iktidara yönelik memnuniyetsizliğini artırmış durumda.
CHP’nin erken seçim talebi, bu toplumsal huzursuzluk dalgasını arkasına alarak siyasi bir avantaj elde etme amacı taşıyor.
Bu, aynı zamanda partinin 2025'te yapılması planlanan seçimler için hazır olduğuna ve iktidar alternatifi olarak kendisini güçlü bir şekilde konumlandırdığına dair bir sinyal veriyor.
***
-Erken seçim, muhalefet için fırsat mı?
Erken seçim tartışmaları, CHP’nin stratejik bir hamlesi olarak okunabilir. CHP, özellikle 2025’e kadar olan süreçte mevcut ekonomik ve sosyal sorunların daha da derinleşeceğini öngörerek, iktidarın daha fazla yıpranmasını beklemek yerine, bu sorunların çözümü noktasında kendi politikalarını öne çıkararak erken bir seçim zaferi elde etmek isteyebilir. Özel’in erken seçim çağrısı da bu stratejinin bir parçası olarak değerlendirilebilir.
Ancak, erken seçim sadece CHP için değil, diğer muhalefet partileri açısından da riskler barındırıyor.
Erken bir seçim sürecinde, muhalefetin özellikle ittifak stratejilerini doğru kurgulaması, seçim kampanyalarını etkin bir şekilde yürütmesi ve halkın desteğini kazanması gerekecek. Bu nedenle, erken seçim çağrısı yaparken muhalefetin ne kadar hazırlıklı olduğu sorusu da akıllarda kalıyor.
***
-Erdoğan’ın yeniden adaylığı ve muhalefetin tavrı:
Erdoğan’ın adaylık meselesi, Türkiye siyasetinin geleceğini şekillendirecek en kritik başlıklardan biri olarak öne çıkıyor. Özel’in “muhalefetin desteği gerekiyor” ifadesi, Erdoğan’ın yeniden aday olabilmesi için muhalefetle anlaşmak zorunda kalabileceğine işaret ediyor.
Bu durum, muhalefetin elinde güçlü bir pazarlık kozu olabileceği anlamına geliyor. Erdoğan’ın yeniden aday olabilmesi için gereken 360 milletvekili sayısına ulaşmak, mevcut Meclis aritmetiğiyle mümkün görünmüyor.
Dolayısıyla muhalefet, bu süreçte şartlarını dikte edebilir ve erken seçim karşılığında kendi lehine çeşitli düzenlemeler yapılmasını talep edebilir.
CHP’nin bu süreçte takınacağı tavır, Türkiye’nin siyasi geleceğini doğrudan etkileyecek bir noktada duruyor.
Muhalefetin erken seçim stratejisi, Erdoğan’ın üçüncü kez aday olup olamayacağı tartışmalarıyla birleştiğinde, Türkiye’nin önümüzdeki dönemde bir erken seçim sürecine girme ihtimalini artırıyor.
Ancak, Özel’in bu çağrısı sadece Erdoğan’ın adaylığıyla sınırlı değil; aynı zamanda CHP’nin iktidar olma iddiasını da güçlendiren bir meydan okuma olarak dikkat çekiyor.
Sonuç olarak, CHP’nin erken seçim çağrısı, partinin stratejik bir hamlesi olarak değerlendirilebilir.
Bu çağrı, muhalefetin seçimlere ne kadar hazır olduğunu gösterme amacını taşırken, aynı zamanda mevcut hükümetin iktidarını zayıflatmak için de önemli bir adım.
Özgür Özel’in İzmit’te yaptığı bu çağrı, Türkiye’deki siyasi atmosferin önümüzdeki aylarda nasıl şekilleneceği konusunda önemli bir ipucu veriyor.
Sağlıklı ve huzurlu günler dileği ile…